Elektrik Piyasasında Tüketici
Fiyat Beklentisi
Merkez
Bankası, tarafından yayınlanan Ağustos ayı fiyat gelişmeleri Raporunda
Enerji fiyatlarındaki güçlü artış eğiliminin Eylül
ayında da devam etmesi beklentisi vurgulandı,
Enerji
Bakanı Sayın Dönmez Enerji fiyatları ile ilgili Ulusal basına yaptığı
açıklamada;
“Şimdiye kadar kur farkının fiyatlara asgari düzeyde
yansıtıldığı, maliyetler neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını” ifade etmiştir.
Bu
açıklamadan anlaşılacağı üzere ekonomik şartlar doğrultusunda elektrik
fiyatlarına gecikmeksizin gerekli zam yapılması gündemdedir,
Elektrik
birim fiyatına Ekim ayında zam yapılmayacak olsa bile yine sayın bakanın
ifadesinde; “ Düşük tüketimli tüketicilerin Kamu üretim kaynaklarıyla
desteklenmesi amacıyla, konut ve küçük esnaf gibi tüketicilerin düşük tarife
modeli ile destekleneceği, Sanayicilerin ise serbest piyasadan tedarik yönetimi
kapsamında elektrik enerjisinin temin etmesinin değerlendirilmesini” ifade
etmiştir ki,
Bu da kısmen düşük fiyatlı birinci kademe
fiyatlandırmasının uygulanması ile indirimli fiyat uygulanmayacak olan
kademesiz veya ikinci kademe tarifelerinin fiyatları daha yüksek olacaktır.
Bu
arada 2017 yılı Aralık başı itibariyle 4 milyon 706 bin olan serbest tüketici
sayısının ise fiyatlandırma politikaları nedeniyle, Eylül 2018 başında ise 448
bin 425’e düştüğü bir ortamda fiyatlandırma politikalarında değişiklik
yapılmadan serbest tüketici sayısını artırmanın da mümkün olmayacağı da
görülmektedir.
Bu
açıklamaların satır aralarından Ekim ayından geçerli olarak bir elektrik zammı
geleceği görülmektedir,
Ayrıca;
2019 Ocak’tan geçerli olmak üzere Bağlantı bedeli (ilk defa enerji verilecek
tesisler), Kesme/Açma Bedelleri ve güvence bedellerine de, eski adıyla OVP yeni
adıyla YEP (Yeni Ekonomi Programı)’ında öngörülen 2018 Yılı sonu için
hedeflenen enflasyon oranı olan % 20,8’dan az olmamak üzere bir zam geleceği de
görülmektedir.
Mesken
dışı kullanımlarda yapılacak zamlar bir türlü ürün ve hizmetlere yansır ve
sonuçta dolaylı olarak tüketiciler etkilenir, önemli olan Kamu üretimleri ile
desteklenecek olan mesken ve düşük tüketimli küçük esnaflara uygulanacak olan
kademeli tarifenin nasıl uygulanacağı sorunu gibi görünmektedir,
Uygulamadan
tüm tüketiciler faydalanacak olursa, üst gelir grubunda yüksek tüketimli mesken
aboneleri de belirli bir kWh tüketimi ucuz, tarifede belirlenen kWh üzerinde
tüketimleri pahalı olacaksa o zaman bu tarife bir sosyal tarife olmaktan çok,
Dolaylı vergiler gibi her tüketiciyi etkileyecek bir
alt limit uygulaması demektir ki bu da tüketimde tasarrufa yönlendirir gibi
görünse de özellikle mesken tüketicilerinde üst gelir grubunda bu tasarruf
yönlendirmesinin fazla etkili olmayacağı da gerçektir.
Mesken abonelerinde sosyal yardım alanlar gibi, az
tüketimli esnaf abonelerinde bağlantı veya kurulu güce bağlı olan tarifelerin
geliştirilmesi ile sosyal tarife etkisi daha fazla hissedilebilir
olabilecektir.
Yapılacak bu zamlar, bir taraftan enflasyon üzerinde
baskı yapacak olsa da, diğer taraftan kamu vergi gelirlerinde bir artış
sağlayacaktır.
Her şey bir yana asıl önemli olan ise gerçekçi bir
fiyat uygulamasının kaçınılmaz olmasıdır.
Asıl gerçek ise, fiyatların zamlanması tüketiciler
açısından sorun olduğu kadar, tüketici davranışları sonuçlarına göre,
Dağıtım şirketleri açısından;
Ticari kayıp (kayıt dışı kullanım)’larda artış eğilimi
artacak.
Tedarik şirketlerinde ise;
Özellikle yüksek tüketimli tüketicilerden alacaklar
başta olmak üzere toplamda alacak ve Risk yönetimi daha önem kazanacak, yeni iş
modelleri geliştirilmesi zorunluluğu doğacak, sonuçta her gelen zam her kesim
için yönetilmesi zor bir süreci başlatacaktır.
Coşkun Tezel